Yaz
tatili yaklaşırken öğrenciler ve veliler karne heyecanı yaşıyor. Notları iyi
olmayan öğrencilerde ise karne heyecanı, karne stresine dönüşebiliyor.
Karnedeki notlar karşısında ailelerin verdiği olumsuz ve abartılı tepkiler de
çocukların stresini iyice artırıyor. Çocuğun başarısızlığının altında yatan
sebebi bulmak burada büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Psikoloji
Bölümü’nden Uzman Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü, ailelerin karne notları
karşısında çocuklara nasıl davranılması gerektiği ve yaz tatilini verimli
geçirmenin yolları hakkında bilgi verdi.
Karne; okul tarafından
velilere verilen, öğrencinin derslerine ne kadar çalıştığını gösteren bir
rehberdir. Bu genel bir başarı belgesi ya da zeka puanı değildir. Her ne kadar
üzerinde anne babanın ismi yazmasa da karne; okulun verdiği eğitimin yanında,
anne babanın verdiği eğitimin de karnesidir. Bu noktada karneyi yorumlarken
ailenin, çocuğun ihtiyaçları yetenekleri doğrultusunda mı bir okul tercihi
yaptıklarını, yoksa kendi hırs ve isteklerine yenik düşerek mi okul tercihi
yaptıklarını sorgulamaları gerekmektedir. Anne babaların çocuğun değil de kendi
ihtiyaçları çerçevesinde tercihler yapması beraberinde başarısızlığı
getirebilmektedir. Birinci olarak ebeveynlerin sorması gereken soru okul
tercihinin doğru yapılıp yapılmadığı olmalıdır.
Aşağılayıcı
tepkiler çocuğu olumsuz etkiliyor
Kötü karne karşısındaki
aşağılayıcı, sözel şiddetle sergilenen tepkiler ve tutumlar çocuğu olumsuz
olarak etkilemektedir. Bu noktada aileler kötü notlara sebep olan sorunu tespit
ederek, hangi derslerin üzerine daha fazla gidilmesi gerektiğine karar
vermelidir. Çocukla duyguları, ne hissettikleri hakkında konuşarak yeni döneme
uygun bir planlama yapmaya başlanmalıdır. Çocuğun çalışma stili
yönlendirilebilir, ek ders veya uzman bir rehber öğretmenden destek alınabilir.
Çocuğun dikkat problemi varsa öğretmenler eşliğinde tespit edilip, tedavi
edilmelidir. Çocuğun okul dışında kaygı problemi, uyum sorunu var mı tespit
edilmelidir. Çünkü bunlar da çocuğun okula karşı tutumunu, başarısını, arkadaş
ilişkilerini direk olarak etkileyen noktalardır. Öğretmen, ebeveyn ilişkisi ve
işbirliği çok önemlidir.
Aşırı
övgü de çocuğa zarar veriyor
İyi notlar karşısında
ailelerin aşırı övgüleri ve pahalı hediyeler almaları da çocuğun başarı ve
sorumluluk bilincini olumsuz etkilemektedir. Çocuk bu çalışma sistemini
hayatına genellemeye başlayarak dışarıdan ilgi bekleyen bir profil haline
gelmektedir. İş hayatına girdiğinde sürekli bu tavrı bekler ve bu beklenti
karşılanmadığı zaman da mutsuz bir birey olmaktadır. Hediye tabi ki alınabilir
ancak bir süreklilik haline gelmemelidir.Bu dengenin sağlanabilmesi çok
önemlidir.
Cezalandırıcı
tutum çocukta kaygıyı büyütüyor
Cezalandırıcı tutum içinde
olmak, sözel olarak şiddet uygulamak, çocuğun yetersizlik duygusunu besleyen,
özgüvenini ve bununla birlikte özdenetimini olumsuz etkileyen davranış
şekilleridir. Cezalandırıcı tutum çocuğa bir şeyler başardığı için sevildiğini
düşündürür ve çocuk sürekli kaygı içinde büyür. “Ben, ben olduğum için
değerliyim” mesajını çocuğa vermek gerekmektedir. Çocukla birlikte öncelikle ne
hissettiği üzerine, neler yapılabilir üzerine konuşulup,ona
göre yönlendirilmelidir. Verilen cezanın çocuğa hiçbir faydası olmayacaktır ve
ruhsal gelişimi açısından olumsuz yaralar açacaktır.
Başarısızlığın
altında yatan birçok sebep olabiliyor
• Çocuğun aile ve okul
hayatında yaşadığı, başarısını etkileyen bir faktör var mı?
• Kendini ifade edebiliyor
mu?
• Huzurlu bir aile ortamı
var mı?
Anne babanın sürekli
çatışması, gergin olması çocuğun derslerine ve okul başarısına yansıyabilir.
Her çocuğun özel ilgi alanları ve yetenekleri bulunmaktadır. Çocuk çalışmasına
rağmen anne ve babanın beklediği başarıyı yakalayamayabilir. Anne baba çok
fazla başarı odaklı olduğunda, evde sürekli puanlar konuşulduğunda çocuğun
ruhunda, tercihlerinde olumsuz etki oluşturmaktadır. Bazı anne babalar kendi
beklentilerini çocuğa yansıtır ve bu da çocukta sınav kaygısına dönüşmektedir.
Bu noktada çocuğu iyi tanımak ve gözlemlemek gerekir. Ergenlik döneminde
çocukların daha fazla desteğe ihtiyacı olmaktadır. Anne baba aşırı koruyucu bir
tutum içerisinde olduğu zaman ergenlik dönemindeki genç daha fazla tepki
verebilmektedir. okul öncesi dönemden itibaren anne ve babayla kurulan iletişim çok önemlidir. Anne baba sürekli yargılayıcı, eleştirel bir tutum içerisindeyse
ergenlik döneminde bunu kırabilmek zor olmaktadır. Okul öncesi dönemden
itibaren çocuğa gününün nasıl geçtiğini sormak, çocuğu anlayan ve önemseyen bir
tutum sergilemek ilerleyen dönemlerde sağlıklı bir iletişimin temelini
atmaktadır.
En
güzel hediye birlikte vakit geçirmek
Çocuğa verilebilecek en
güzel hediye birlikte vakit geçirmektir. En azından hafta sonları birlikte
kaliteli vakit geçirilebilecek ortamlar oluşturmak, çocuğu iyi tanımak ve
gözlemlemek çok önemlidir. Okul öncesi dönemde çocuğa sorumluluk bilincinin
mutlaka aşılanması gerekir. Çocuk okul hayatına başladığı zaman,
sorumluluklarla karşılaştığında ciddi uyum problemleri yaşayabilmektedir.
Ailenin çocukla okul ve notlar dışındaki konularla ilgili konuşması ve
destekleyici olması gerekmektedir. Yine ailenin, öğretmenlerle kuracağı
iletişim çocuğun başarısını olumlu etkilemektedir.