Üsküdar
Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz,
hipertansiyonun önlenmesi için yapılması gerekenler hakkında önemli bilgiler
verdi.
Bu
belirtilere dikkat!
“Çeşitli ölçüm yöntemleri
ile tanı konulan bir hastalık olan hipertansiyonun net olarak bulunduğuna
işaret eden belirtisi yoktur” diyen Uzm. Dr. Güzin Oğuz,
“Hastalar baş ağrısı, baş
dönmesi, kulaklarda çınlama, göğüste baskı hissi, merdiven yokuş çıkarken
göğüste baskı hissi, burun kanaması, bulanık görme gibi görme bozuklukları,
ensede ağrı, gece sık idrara çıkma, bacaklarda şişlik gibi farklı farklı
şikâyetlerle ve başka birçok hastalıkta da görülebilen belirtilerle karşımıza
çıkmaktadır” şeklinde konuştu.
Kimler
risk altında?
Üsküdar Üniversitesi
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz, hipertansiyon riski
altında olan kişileri şöyle sıraladı:
-“Hipertansiyon ve kalp
damar hastalığı ailesinde bulunanlar,
-Kolesterol değerlerinde
bozulma olanlar ve veya ailesinde kolesterol hastalık problemi olanlar,
-Diyabetliler ve veya
ailesinde diyabet hastalığı bulunanlar,
-Sigara kullanımı olanlar,
-Akdeniz diyet tipi
beslenmeyen ağır yağ oranı yüksek hayvansal ağırlıklı beslenenler,
-Obezitesi olanlar,
hareketsiz yaşamları olan fiziksel egzersiz yapmayan veya yapamayan kişiler,
-Horlama ve uykuda nefesi
kesilen kişiler,
-Sinirli panik hassas
stresli kişilik yapısında sahip kişiler.”
Hipertansiyonun
önlenmesi için neler yapılmalı?
“Yaşam şeklinde yeni
düzenlemeler ilaç tedavisinden önce mutlaka yapılması gereken ve
içselleştirilmesi gereken bir konu olduğu gibi gelişmesini önlemek adına da
önem taşımaktadır” diyen Uzm. Dr. Güzin Oğuz, hipertansiyonun önlenmesi için
yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Sigara içiminin bırakılması: Sigara
içimi kalp damar hastalıkları riskini 2-3 kat artırmaktadır. Bırakılması ile
yaklaşık 1 yıl içerisinde olumlu değişim görülmeye başlar. sigara damar
yapısını bizzat bozarak ve kan kolesterol değerlerini olumsuz etkileyerek,
insülin direncini artırarak hipertansiyona sebep olmaktadır. Tek başına
sigarayı bırakmanın kan basıncını düşürdüğünü gösteren çalışma yoktur. Ancak,
sigarayı bırakmak hipertansiyonda ilaç tedavisine karşı direncin önlenmesi ve kalp
damar hastalıkları riskinin azaltılması için gereklidir.
Şişmanlık-zayıflama: Vücut
kütle indeksinin (BMI) 27 veya daha fazla olması ile kan basıncı yüksekliği
arasında ilişki vardır. 5 kg kilo kaybı ile tansiyon ölçümlerinde anlamlı
azalma çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kilo kontrolüne uygun diyet ve egzersiz
eşlik ettiğinde uzun süreli düşme hızı artmaktadır.
Tuz
kısıtlaması: Tuz ve sodyum kavramları karıştırılmamalıdır. Klorür
sodyumun etkisini arttırmaktadır. Sodyum, çoğunlukla sofra tuzu/NaCl şeklinde
gıdayla alınmaktadır. Sodyum diğer şekillerde alındığında (Na bicarbonat gibi)
kan basıncı artırıcı etkisi fazla değildir. Kan basıncı düşüklüğünün sağlanması
için ortalama 5 haftalık tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Yaşlı hipertansiflerde
bu etki daha fazladır. Hastalara günde 100 mmol (5.8 g) den az sodyum ya da
günde 6g’dan az NaCl (tuz) almaları önerilmelidir. Diyetle alınan sodyumun
önemli bir kısmı işlenmiş gıdalardan gelmektedir. Bu tür gıdalardan kaçınılmalı
ve sofrada tuzluk kullanılmamalıdır. Sodyum kısıtlaması antihipertansif
ilaçların etkisini artırır.
Potasyum
alımı: Diyetle, taze meyve ve sebzelerden sağlanan yaklaşık günde
90 mmol potasyum hipertansiflerde kan basıncını düşürür. Potasyum değerini
etkileyen tansiyon ilaç gruplarımız göz önüne alındığında elbette hekim önerisi
dikkate alınarak gerekli takviye uygunluğu açısından kontrollü öneriler
gerekmektedir.
Kalsiyum
alımı: Çalışmalarda kan basıncı düzeyi ile diyetle alınan
kalsiyum arasındaki ilişki çelişkili sonuçlar göstermiştir.
Magnezyum
alımı: Çalışmalar, düşük magnezyumlu diyet alanlarda
hipertansiyon oranının fazla olduğunu göstermektedir. Ancak bu ilişki, kan
basıncı düşürülmesi için magnezyum alımını gerektirecek düzeyde değildir.
Vejetaryen
diyet: Vejetaryenlerde daha düşük kan basıncı eğilimi vardır.
Vejetaryen diyeti uygulayan hipertansif hastalarda, 6 hafta içinde kan
basıncında düşme saptanmıştır.
Diyetteki
yağ: Klinik, kontrollü çalışmalar diyetteki çoklu ve tekli
doymamış, ya da doymuş yağ asitlerinin kan basıncı üzerinde anlamlı etkisi
olmadığını göstermiştir.
Balık
yağı: Omega-3 çoklu doymamış yağ asidi (n-3-PUFA) günde 3-6 g
alınırsa düşme sağlanmaktadır.
Protein: Diyetle
alınan protein miktarı normalden %30 daha fazla olan kişilerdeki kan
basıncının, diyetlerindeki protein miktarı normalden %30 daha az olanlara göre
daha düşük olduğunu bildiren çalışmalar vardır.
Karbonhidrat: Rafine
edilmiş şekerlerin kan basıncını arttırma, kompleks şekerlerin kan basıncını
düşürme eğiliminde olduğunu ileri süren çalışmalar vardır. Ama bu konudaki
bulgular kesin değildir.
Kafein: Kafein
kan basıncını, bir kaç saat süreyle yükseltir. Ancak ardından alınan kafein ile
bu ani kan basıncı yükseltici etkiye karşı hemen tolerans gelişir. 12 saatlik
bir sürede tolerans büyük ölçüde kaybolur. Günde 3-4 fincan kahve içerek alınan
kafeinin kan basıncını yükseltici etkisi hipertansif hastalarda farklılık
gösterir. Bu nedenle kafeinin kan basıncını yükseltici etkisi her hastada kan
basıncı ölçülerek kontrol edilmelidir. Anlamlı kan basıncını yükseltici etki
saptanırsa kafeinsiz içecekler önerilmelidir.
Diğer
faktörler: C vitaminin kan basıncını düşürebileceğini ileri süren
çalışmalar olmakla birlikte kesin kanıtlar yoktur. Kontrollü klinik
çalışmalarda akupunkturun kan basıncını düşürücü etkisi gösterilememiştir. Yine
kontrollü çalışmalarda sarımsak ve soğanın kan basıncını sürekli düşürücü
etkisi saptanamamıştır.
Alkol
kullanımı: Etil alkol miktarı günlük 28-55 g’ı geçenlerde
hipertansiyon oranı fazladır. Bunlarda ani kan basıncı yükselmesi görülür. Bu
kişilerde alkol antihipertansif ilaçların etkisini azaltır ve inme riskini
artırır. Hafta sonu yoğun alkol alanlarda (5 veya daha fazla duble), ani alkol
kesilmesine bağlı olarak hafta başında kan basıncı yüksekliği saptanabilir.
Fizik
aktivite: Sedanter yaşam süren kişilerde hipertansiyon gelişme
riski, düzenli fizik aktivitesi olanlara göre %20-50 daha fazladır. Düzenli
aerobik egzersiz yapan hipertansiflerin kan basıncında düşme olmaktadır.
Hipertansif hastalar haftada en az 3-4 kez hedef kalp hızının %60-70’ine
ulaşacak şekilde 30-45 dakikalık hızlı yürüyüşler yapmalıdırlar. Bu tip
egzersiz koşu veya jogging’den daha etkilidir. Vücut geliştirmeye yönelik
egzersizler hipertansifler için uygun değildir. Antihipertansif ilaç kullanımı
aerobik egzersizler için engel değildir. Hekim kontrolü altında uygun ilaç
düzenlemeleri ile egzersiz planı çıkarılmalıdır.
Psikolojik
stres ve gevşeme teknikleri: Duygusal stres kan
basıncında ani yükselme yapabilir. Biyolojik-geri besleme(biological
feed-back), yoga, meditasyon, psikoterapi gibi bilişsel-davranışsal yaklaşımlar kan basıncında kısa süreli düşme sağlayabilirler. Ancak bu yöntemlerin uzun
süreli faydalı etkileri bilinmemektedir. Çalışmalar bu yönde sürdürülmektedir.”
Yağ
ve tuzu azaltın, günde en az 30 dakika egzersiz yapın
Üsküdar Üniversitesi
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Dr. Güzin Oğuz, hipertansiyon
hastalarına şu önerilerde bulundu:
-“Tuz alımının günlük 5-6
gr(günlük 1 çay kaşığı) düzeyine kısıtlanması,
-Sebze, meyve ve düşük yağ
içeren süt ürünlerinin daha fazla tüketilmesi,
-Yasak olmadığı sürece BMI’nin
25 kg/m2 ye düşürülmesi, bel çevresinin erkeklerde <96 cm ve kadınlarda<90 cm düzeyine düşürülmesi,
-Düzenli egzersiz, yani
haftada 5-7 gün en az 30 dakikalık orta düzeyde dinamik egzersiz yapılması,
-Sigara kullanan tüm
kişilere sigarayı bırakmalarının tavsiye edilmesi ve bu konuda destek sunulması
önerilmektedir.”