Yaz
mevsimi geldi ve güneşin etkisi giderek artıyor. Doğal yollardan D vitamini
almak açısından güneşlenmek önem taşıyor fakat güneş ışınlarına çok fazla maruz
kalmak, koruyucu kıyafetler ve kremler kullanmamak erken yaşlanmayı, cilt
hasarlarını ve cilt kanserini beraberinde getirebiliyor. Güneşe karşı
hassasiyeti olan kişilerin de güneş ışınlarının kuvvetli olduğu bu dönemlerde
özellikle dikkatli olmaları gerekiyor. memorial Şişli hastanesi Dermatoloji
Bölümü’nden Uz. Dr. Füsun Bilgin Karahallı, güneşin cilde etkileri, neden
olduğu hastalıklar ve güneş koruyucu kremler hakkında bilgi verdi.
Güneş
hayatın kaynağı ama…
Güneş dünyanın ısı, ışık ve
enerji kaynağıdır. Hayatın sürdürülebilmesi, canlıların var olabilmesi için
gereklidir. Güneş ışınlarının cilt üzerinde pek çok önemli fonksiyonu
bulunmaktadır. Ancak özellikle son yıllarda deri üzerine olan olumsuz
etkilerinin fark edilmesiyle beraber güneşten korunmanın gerekliliği ortaya
çıkmıştır. Güneşten gamma ışınları, X ışınları, ultraviyole ışınlar (UV), gün
ışığı, kızıl ötesi ışınlar (infrared),radyo dalgaları ve mikrodalgalar halinde
ışınlar yayılmaktadır. UV ışınları dışındakiler dünya üzerinde çok küçük
miktarlarda bulunduğu ve enerjileri düşük olduğu için cilde önemli bir etki
etmemektedirler. Cilde direkt etkisi bulunanlar daha çok UV ışınlarıdır. UV
ışınları kendi aralarında üç alt gruba ayrılır;
• UVA, deride dermis
tabakasına kadar ulaşabilir. Camdan geçer. Kızarıklık yapıcı (eritematojenik)
ve kanser yapıcı (karsinojenik) etkileri vardır. Bronzlaşmaya neden olur.
• UVB,ozon tabakasında
kısmen tutulur. Camdan geçmez. UVA gibi kızarıklık ve kanser yapıcı etkileri
vardır. Bronzlaşmaya neden olur.
• UVC,ozon tabakasından
emilir, yeryüzüne ulaşmaz.
Açık
tenliler ve çocuklar özellikle korunmalı
Güneş ışınlarının cilde
verdiği hasarları etkileyen bir takım faktörler vardır. Güneşe maruz kalan
kişinin deri tipinin açık ya da koyu olması oluşabilecek hasarın boyutunu
etkilemektedir. Açık tenli bir kişi güneş ışınlarına karşı daha hassas
olmaktadır. UV ışınlarının en yoğun olduğu öğle saatlerinde, ışınlara çok uzun
süre maruz kalınması sonucu ışınlar vücutta birikici etki yaparak cilt hasarına
neden olmaktadır. Direkt ışınların haricinde asfalt, kum ve kar ile yansıyan
ışınlarda cilde hasar vermektedir. Kişinin yaşadığı coğrafi bölge; Ekvatora
yakın olması veya yüksek rakımlı bölgeler yine güneş ışınlarının zararlı
etkilerini yükseltmektedir. Güneş ışınlarının en çok etkilediği ve en çok
korunması gereken grup çocuklardır. Güneş ışınlarının deri üzerindeki olumsuz
etkileri şunlardır;
• Fotokarsinogenez: DNA
hasarı, serbest radikaller ve bazı sitokinlerin (hücrelerin bağışıklık
fonksiyonlarını sağlayan proteinler) salınımıyla olmakta ve deri kanserleri
oluşabilmektedir.
• Foto yaşlanma: En erken
bulgusu deride renk değişiklikleri (açık ya da kahverengi lekelenmeler),
kırışıklıklar, deride kabalaşma, son aşamalara gelindiğinde deri atrofisi ve elostoz denilen ciltteki elastik liflerde meydana gelen bozulmalardır.
• Bağışıklığı baskılama:
Hücresel bağışıklıkta baskılanmaya neden olmaktadır.
11.00
ve 15.00 saatleri en riskli zamanlar
UV ışınlarının dünyaya
ulaşmasını etkileyen çeşitli etmenler bulunmaktadır. Güneşin yüksekliği;
11.00-15.00 saatleri arasında günlük UV'nin %60'ı yere ulaşmaktadır. Bulunulan
bölgenin ekvatora yakınlığı ve ya deniz seviyesinden yüksekliği; her bin metre
yükselmeyle UV ışınlarının etkisi %10-12 artmaktadır. Güneş ışınlarının
yansımaları; kar, kum ve denizden önemli derecede yansıma olmakta ve UV
şiddetini artırmaktadır. Bulutların UV filtre edici etkisi çok değişkendir.
İnce bulutlar hemen hemen hiç filtre görevi göremezken, kalın bulutlar önemli
derecede filtreleyebilmektedir Gölgede durmak güneşten direk gelen UV'yi
engellese de gökyüzünde dağılan UV'ye engel olmamaktadır. Pencereler UVB'yi
etkili bir şekilde filtrelese de UVA'yı geçirir. Giysiler güneş koruyuculara
göre daha güvenilirdir. Derinin hangi bölgelerinin korunduğu açıkça görülebilir
ve giysiler ıslanmadığı sürece zamanla koruma miktarı azalmamaktadır.
Güneş
kreminiz hem UVA’ya hem de UVB’ye karşı korumalı
Güneşten korunmak için
bilinen ve en yaygın kullanılan önlem koruyucu kremlerdir. Güneş koruyucu
kremler deriye ulaşan UV ışınlarını yansıtan ya da emen ajanlardır. Krem, jel,
losyon, sprey şeklinde olabilirler. SPF ile ifade edilen çeşitli derecelerde
güneş koruma faktörleri içermektedirler. Güneş koruyucular etki mekanizmalarına
göre fiziksel ve kimyasal olarak 2’ye ayrılmaktadır.
• Fiziksel güneş
koruyucular deride bariyer oluşturarak UV ışınlarını yansıtarak etki göstermektedir.
Çinko oksit, titanyum dioksit, demir oksit gibi maddeler içermektedirler.
• Kimyasal güneş
koruyucular, UV ışınlarını absorbe ederek etki gösterirler bu yüzden
fotoalerjik reaksiyonlara neden olabilmektedirler. PABA türevleri, sinnamad
esterleri, salisilat esterleri, benzofenonlar bu grupta yer almaktadır.
İyi bir güneş koruyucu
geniş spektrumlu yani hem UVA hem de UVB ye karşı etkili olmalı, suya ve
terlemeye dayanıklı olmalı, cildi tahriş etmemeli, toksik olmamalı ve yeterli
bir SPF’ye yani güneş koruma faktörüne sahip olmalıdır.
Güneşle
temas bu hastalıklara neden olabiliyor
Fotodermatoz güneş ışığına
maruz kalma sonucu gelişen, cildimizdeki anormal reaksiyonlar olarak
tanımlanmaktadır. Bu grup hastalıklardan bazıları şunlardır:
Polimorf
Işık Erüpsiyonu: Güneş ışığıyla temastan bir süre sonra yanma hissi ile
beraber, kaşıntılı küçük kırmızı kabarıklıklar, geniş pembe-kırmızı döküntülü
alanlar veya su kabarcıkları şeklinde deri döküntülerinin bir veya birkaçını
içeren hastalıktır. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında, en sık kollarda,
göğüs, dekolte bölgesinde ve yüzde görülmektedir.
Aktinik
Prurigo: En sık çocukluk çağında ortaya çıkmaktadır. Yüz, boyun,
dekolte bölgesi, kollar gibi güneşle temas eden bölgelerde oluşmaktadır. Kaşıntılı
kabarıklıklar şeklinde görülmektedir. Lezyonlar genelde yıl boyunca devam
etmekle beraber yaz aylarında şiddetlenme göstermektedir.
Solar
Ürtiker: Fiziksel ürtiker ( kurdeşen ) tiplerinden biridir. Güneşle
temastan birkaç dakika sonra gelişmektedir. Temas bölgesinde kırmızı, kaşıntılı
kabarıklıklar şeklinde ortaya çıkar ve birkaç saat içinde genellikle
gerilemektedir.
Hidro
Vaksiniforme: Sebebi tam olarak bilinmeyen çocukluk çağlarında başlayan
nadir bir hastalıktır. Lezyonlar ilkbahar ve yaz aylarında güneşle temas eden
deri bölgelerinde görülmektedir. Yeterli güneş teması varsa saatler içinde
başlayabilmektedir. Burun, yanaklar, kulak kıvrımları ve el sırtlarında önce
kırmızı kabarık lezyonlar şeklinde gelişmektedir. Daha sonra lezyonlar içi kanlı
da olabilen sıvı dolu kabarcıklara ve kabuklanmaya dönüşmektedir. Kaşıntı,
yanma ve ağrı da olabilen lezyonlar birkaç haftada hafif beyaz ve deriden
çökük, kalıcı yara izleri ile iyileşmektedir. Bu kabarcıklar suçiçeği
lezyonlarına benzemektedir.