Astım, dünyada 300 milyon kişide
görülüyor. Ülkemizde erişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5’i, çocukların ise yüzde
13’ünün astım hastası olduğu biliniyor. Görülme sıklığı gün geçtikçe artan
astım, çağdaş toplumların hastalığı olarak anılıyor. Bunun en önemli sebeplerinden
biri ise bilinçsiz antibiyotik kullanımı olarak karşımıza çıkıyor. Sık sık ve
gereksiz yere kullanılan antibiyotikler vücudun savunma mekanizmalarını
alerjenlere karşı da zayıflatıyor. Memorial Şişli Hastanesi Göğüs Hastalıkları
Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Yaman astım çeşitleri ve tedavi yöntemleri
hakkında bilgi verdi.
Alerjik
astımda genetik faktörler etkili
Astımın 2 tipi bulunmaktadır. Bunlardan
bir tanesi olan alerjik astımda daha çok; ev tozu akarı, baharda ağaçlarda,
çimenlerde ve tahıllarda görülen polenler, küf mantarları, bazı evcil
hayvanların tüyleri ve salyalarındaki maddeler gibi çevresel uyarılar alerji
geliştirebilmektedir. Alerjik astımı olan kişilerin alerjik yapısı genelde
genetiktir. Anne ya da babada mutlaka bir genetik altyapı vardır. Günümüzde
alerjik astımı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi yoktur. Bazı
seçilmiş vakalarda ve çocuklarda kullanıldığında etkinliği gösterilmiş
immünoterapi dediğimiz alerjiye karşı duyarsızlaştırma yöntemi
kullanılmaktadır. Yani kişinin neye alerjisi varsa küçük dozlarda vererek bir
nevi alerjiyi oluşturan nedene karşı duyarsızlaştırma yöntemi uygulanmaktadır.
Ancak bu yöntem erişkinlerden ziyade çocuklarda ya da arı alerjisi gibi, tek
bir hayvana karşı ya da ev tozlarına karşı spesifik alerjisi olanlarda
kullanılmaktadır. Hastanın böyle bir tedaviye uygun olup olmadığına ancak uzman
karar verebilmektedir. Son yıllarda birçok çalışmaya konu olan mesleki astım bu
gruba girmektedir. Örneğin seyislerde zaman içinde at kılına karşı alerji
gelişebilmekte ve hasta atın yanına geldiği anda solunum yolları reaksiyon
verebilmektedir. Bu kişiler tatil günlerinde ve iş ortamlarından
uzaklaştıklarında herhangi bir astım şikayeti yaşamamaktadır.
Alerjik
olmayan astım genellikle erişkin yaşlarda ortaya çıkıyor
Alerjik olmayan astımlarda ise hastada
tıpkı alerjik astımda olduğu gibi belirtiler görülmekte ancak testlerde
herhangi bir alerjene hassasiyet saptanamamaktadır. Genellikle erişkinlerde
ortaya çıkan alerjik olmayan astım türünde solunum yollarında daralma ve
iltihaplanmalar meydana gelmektedir. Eforla ortaya çıkan astım türü bu gruba
dâhildir. Hasta egzersiz yaptığı, efor sarf ettiği anlarda astım şikayetleri
yaşamaktadır. Efor dışında herhangi bir şikâyet yaşamaz. Bu türün alerjik
özelliği yoktur.
Hijyen
takıntısı astıma davetiye çıkarıyor
Hijyen koşullarının ebeveynler
tarafından özellikle bebeklik döneminde abartılması, doğal yaşamdan belli
oranda uzaklaşılması ve beslenme faktörlerinin değişmesi çocuklarda alerji
gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
Alerjik astım riski yüksek olan
çocuklar;
- Katkılı gıdalarla beslenen çocuklar,
- Anne sütü almayan çocuklar,
- Anne babası sigara içen ve sigara dumanına maruz kalan çocuklar,
- Ebeveynleri tarafından gereksiz yere, uzman kontrolü dışında antibiyotik verilen çocuklar,
- Abartılı hijyenik ortamlarda bulunan çocukların astım olma olasılığı diğer çocuklara göre çok daha fazladır.
- Evinde evcil hayvan bulunan çocuklarda ise bilinenin aksine astım gelişme olasılığı daha düşüktür. Ancak çocukta gelişen astım türü hayvan alerjisiyse bu durum geçerli olmaz. Çocuğun uzman kontrolünde muayene edilip, ne tür bir alerji geliştiği tespit edilmeli ve buna göre evcil hayvan beslenip beslenemeyeceğine karar verilmelidir.
3
haftayı geçen öksürüklerde astım ihtimali düşünülmeli
Bilinen klasik astım belirtileri göğüste
hırıltı, hışıltının olması ve nefes darlığıdır. Ancak bazen sadece öksürük de
astım belirtisi olabilmektedir. 3 haftayı geçen öksürüklerde, öksürüğün sebebi
bulunamıyorsa astım mutlaka düşünülmelidir. Bazı hafif astım hastaları
kendilerini sadece öksürükle belli etmektedir. Bu nedenle kronik öksürük
hastalarının astım yönünden araştırılması önemlidir. Diğer az bilinen belirti
ise göğüste baskı hissi oluşmasıdır. Hasta yeterince hava alamaz ve göğüste bir
baskı varmış gibi hisseder. Kronik öksürük ve göğüste baskı hissi önemli astım
belirtileridir.
Astım
hastaları ataklar dışında normal yaşantılarını sürdürebiliyor
Astımlı hastalar atak anları dışında
normal yaşantısını sürdürebilmektedir. Düzenli tedavi ve takiplerini sürdüren,
ileri seviye astıma ulaşmamış astım hastaları maraton yarışlarına dahi
katılabilmektedir. Astımın KOAH gibi hastalıklardan en önemli farkı budur.
KOAH’ta belli bir seviye sonrasında hastalık hiçbir şekilde gerilemez. Ama
astımda kişi ataklar dışında, ilaçlarını düzenli kullanarak tamamen sağlıklı
bir yaşantıya geçebilir. Ancak eğer alerjik astımlıysa ve günün birinde yoğun
bir alerji teması olursa yeniden atak geçirebilir. Bu nedenle tedavinin amacı
doğru anlaşılmalıdır. Astım bir ameliyat ile ya da bir ilaç kullanmak ile
tamamen geçecek, ortadan kalkacak bir hastalık değildir.
Stres
astımı tetikliyor
Kişinin ruhsal durumu astımın
tetiklenmesinde rol oynayan faktörlerden biridir. Aşırı stres astımı
tetiklemektedir. İlaçlarını düzenli kullanan, tetikleyici faktörlerden uzak
duran düzenli bir hastada bile stresli bir anda astım atağı görülebilmektedir.
Gebelik
döneminde astım hastaları için özel ilaçlar kullanılabiliyor
Astım hastalarının hamilelik döneminde
kullandığı ilaçlar da önemli bir problemdir. Hamilelikte ideal olan hiç ilaç
kullanmamak olsa da anne adayının astımı bebeği olumsuz etkileyecek düzeydeyse
anne embriyonun gelişmesine zararlı ektisi olmayan bazı astım ilaçları
kullanabilmektedir. Atak geçiren anneler çocuğa zarar gelmesin diye ilaçlarını
kullanmaz ise ataklar esnasında embriyoya zarar verebilmektedir.