Üsküdar
Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRT1’de
yayınlanan Ailece programında evlilik kurumunda açık, şeffaf ve dürüst
ilişkinin önemini vurguladı.
Kıskançlığın azı tutkal etkisi
yapıyor
Kıskançlık, yalan ve
samimiyetsizliğin evlilik kurumunu olumsuz etkilediğini kaydeden Prof. Dr.
Nevzat Tarhan, “Evlilik kurumunun en büyük düşmanı aldatmadır. kıskançlık aldatma olmasın diye evlilikte olur. Kıskançlığın az miktarda olanı tutkal
etkisi oluşturur. Yanlış kullanılırsa da ailedeki ilişkileri patlatır. ‘Ben
neden kıskandım?’ sorusunu insan kendisine yöneltip mantıklı bir cevap alırsa
sıkıntı yok. Ama gereksiz yere yapılan kıskançlık aile kurumuna zarar verir.
Bir insan kıskançlık hissettiği zaman karşıdaki kişinin aleyhinde konuşmaya
başlar. Kıskançlıkta en büyük zararı kişi kendisine verir” dedi.
Patolojik
kıskançlık
Kimi zaman kıskançlığın
patolojik bir hale dönüşebildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, mutluluğun
en büyük düşmanlarından birinin de kıskançlık olduğunu belirterek şunları
söyledi: “Bir vaka tanıyorum, eşini uyurken izleyen bir erkek vardı. Uykusunda
eşi güldüğü zaman uyandırıp ‘Neye gülüyorsun?’ diye soruyordu. Bu patolojik bir
kıskançlık. Mutluluğun en büyük düşmanlarından birisidir kıskançlık. Kıskandığı
için eşini öldürmek isteyen bir hastam vardı. Aldattığını düşünüyordu. Tek
kanıtı da cinsel olarak eski performansını sergilememesiydi. Hatalı bir ipucunu
gerçek bir kanıt gibi kullanamaya çalışıyordu. Korktuğu şeye bu yoldan
sebebiyet veriyor aslında ama farkında değil. Bunu bilerek değil, bilmeden
yapıyorlar. ‘Asla kıskanmam’ diyen insan da kesin yalan söylüyordur. İnsanın
önem verdiği şeyi kıskanması normaldir. Bu kimi için bir insandır, kimi için
paradır. Bu değişiklik gösterir. İnsanın biyolojik doğası herkesle aynı
değildir. Kıskanç ilişki, evde bomba bulundurmakla aynı. Kıskançlığın azı
karar, çoğu zarar diyebiliriz. Bazı kadınlar eşleri kıskanınca mutlu olur. Bu
durumu ‘Bana değer veriyor’ şeklinde değerlendirir. Hâlbuki karşı tarafın bunu
sözleriyle ifade etmesi daha sağlıklı bir durumdur.”
Kimi zaman ilişkilerde
taraflar arasında ortaya çıkan ‘Eşim bana eskisi kadar yakın değil, muhtemelen
aldatıyor’ gibi şüphe içeren düşünceler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat
Tarhan, “Bu tip düşüncelerin akla gelmesi gayet doğal. Fakat bu düşünceden
sonra neler yaptığımız önemli. Kimi zaman bazılarında patolojik davranışlar
ortaya çıkabiliyor. Bazı erkekler evden çıkarken perdeyi işaretliyor, ben evde
yokken perde açılmış mı açılmamış mı diye ağır şüphe içeren davranışlar
gösterebiliyor. Bu tarz davranışlar hastalık boyutuna gelmiş. Kimi kadınlar ise
eşinin ilgisinin azalmasını aldatmaya bağlıyor. Hâlbuki ilk önce kişinin
kendisine sorması lazım. Aldatma şüphesinden önce başka sebepler aranması
lazım. Belki eşi yorgundu, başka sıkıntısı vardı. Bu konularda sen dili değil
de ben dili ile ilişki kurması lazım” diye konuştu.
Açık
ve şeffaf ilişki yaşanmalı
Kıskanç bir eşle yaşayan
bir kimsenin açık ve şeffaf olması gerektiğini, yalan söylememesi gerektiğini
kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kıskanç kişi her şeyde kanıt arar. Eve
geldiğinizde telefonunuza şifre koyuyorsanız, telefon çaldığında başka odada
konuşursanız bu durumda karşı taraf çıldırır. Açık ve şeffaf ilişki yaşamanız
lazım. Karşı taraf sorguladığında bile siz şeffaf olursanız bir süre sonra
kıskanç olan taraf hatasını anlar, boşuna kıskanmışım der. İspat sorumluluğu
iddia sahibine aittir. Bu hukukta da vardır. Eşiniz size aldatma iddiasıyla
gelirse kanıt isteyin. Kanıtı yoksa hemen özür diler. Yalan, toplum hayatında
en büyük virüstür. O yüzden şeffaf olun. Açık şeffaf ve dürüst ilişkiler
evlilikteki güven duygusunun temelini oluşturur. Bütün kültürlerde yalana karşı
duyarlılık var. Yalan ilişkinin en büyük düşmanıdır” diye konuştu.