Koç Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birsen Çetin, “Dünya Sepsis Günü”
kapsamında, sepsisin önemine, giderek yaygınlaştığına ve sepsisin erken tanısı
ve hızlı tedavisinin önem taşıdığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Birsen Çetin; “Sepsis sağlık alanında yaşanan gelişmelere rağmen
en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Buna bağlı
olarak, ölüm sayısı tüm dünyada, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde giderek
artıyor. Sepsis, vücudun enfeksiyona karşı geliştirmiş olduğu kontrolsüz ve
abartılı yanıt sonucunda kendi doku ve organlarına zarar vermesiyle ortaya
çıkan, bağışıklık sisteminin çökmesine yol açabilen, erken tanı konulup tedavi
edilmezse ölümcül seyredebilen klinik bir tablodur. Her yıl 30 milyondan fazla
kişiyi etkileyen ve 8 milyon kişinin ölümüne sebep olan sepsisin görülme oranı,
son 20 yılda yüzde 140 oranında artmıştır. Bu rakamlar dünyada her 3 saniyede
bir kişinin sepsisten öldüğü anlamına gelmektedir,” dedi.
Sepsisin erken tanısı ve hızlı tedavisinin önem taşıdığını belirten Prof.
Dr. Çetin; “Multidisipliner bir yaklaşımla erken tanı, hızlı tedavi ve organ
destek tedavilerinin erken başlanması nedeniyle gelişmiş ülkelerde ölüm
oranları giderek azalırken, bu oran gelişmekte olan ülkelerde yüksekliğini
halen korumaktadır. Sepsis, birçok belirti ve bulgunun farklı kombinasyonlarda
bir araya gelmesiyle belirti vermektedir. Öncelikle öksürük, balgam çıkarma,
ishal, kusma, boğaz ağrısı gibi enfeksiyon hastalıklarının belirtileri
gözlenmekte ve bunlara ek olarak, ateş, titreme veya vücut ısısı düşüşü, kan
basıncının düşmesi, rahatsızlık hissi veya ağrı, nemli veya terli cilt, nefes alıp
vermede sıkıntı, kalp hızı artışı ve idrar çıkışının azalması görülmektedir.
Sepsis tedavisinin başarısı, doğru ve erken klinik tanı ve etkene yönelik uygun
antibiyotik tedavisine başlanaratibiyotiklerik hayati organ fonksiyonlarının
devamlılığının sağlanmasına bağlıdır,” diye açıkladı.
Dünyada Sepsise Karşı Bilinçlenme Kampanyaları Düzenleniyor
Son yıllarda sepsis ve septik şok için tedavi kılavuzları yayımlanan ve
başlatılan “Sepsis’te Sağkalım Kampanyaları” ile ölüm hızının düşmeye
başladığına vurgu yapan Prof. Dr. Çetin, şöyle devam etti; “Uluslararası Sepsis
Birliği (GSA) tarafından ilk kez 2011 yılında, Eylül ayı ‘Sepsis Farkındalık
Ayı’, 13 Eylül ise ‘Dünya Sepsis Günü’ olarak kabul edilmiştir. 2017 yılında
Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler sepsisin giderek artan halk sağlığı tehdidi
olduğunu kabul etmiş ve Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) sepsisin önlenmesi,
tanınması ve tedavisinin küresel bir öncelik olduğunu bildirmiştir.”
Toplumdan kazanılmış birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel hijyen
alışkanlıklarının önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Birsen Çetin, “Enfeksiyon
hastalıklarından korunmada en etkili ve ucuz yöntem, el yıkamadır. Bireylerin
ve sağlık personelinin doğru teknikle el yıkama alışkanlığını geliştirmesi,
birçok önemli hastalıktan korunmada çok etkilidir. Çocukluk ve erişkin
döneminde önerilen aşıların tam olarak uygulanması da sepsise neden olan
enfeksiyonları önlemektedir. Antibiyotiklerin yerinde ve doğru kullanılmamasına
bağlı olarak, bu grup ilaçlara karşı bireylerde direnç gelişebilmektedir.
Gelişen antibiyotik direnci nedeniyle, sepsis tedavisi için gerektiğinde
antibiyotikler yeterli etki gösteremediklerinden, sepsis tedavisinde başarı
sağlanamayabilir. Bu nedenle toplumda antibiyotiklerin akılcı kullanılmasının
sağlanması çok önemlidir” diye belirtti.
Sepsisin saatler, hatta dakikalar içerisinde tanınıp, tedaviye başlanması
gereken çok ciddi klinik bir tablo olduğunun altını çizen Prof. Dr. Birsen
Çetin, sözlerini şöyle tamamladı: “Hızlı tanı konulabilmesi için sağlık
kurumlarında laboratuvar altyapısının kriterleri ve laboratuvarın sürekli
hizmet verebilmesi önemlidir. Tanıda altın standart olarak kabul edilen kan
kültürünün alınması, gerekli durumlarda idrar ve doku örneklerinin de
laboratuvara gönderilmesi gerekmektedir”.