“Akran zorbalığına
maruz kalan öğrencilerin; devamsızlıklarının arttığını, başarılarının
düştüğünü, hatta bu davranışların etkisinin bazen yetişkinlikte bile devam
ettiğini ortaya koyan çalışmalar vardır. Bu durum; çocukların kendilerini
toplumdan dışlanmış hissetmesine, ileri yaşlarda sosyal yeteneklerinin
zayıflamasına ve ruhsal sağlık problemlerin gelişmesine neden olmaktadır” diyen
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Adnan
Ayvaz, ebeveynleri uyardı.
Genç erişkinlik dönemi;
davranışların, psikolojik uyumun ve sosyal ilişkilerin değişken olduğu bir
dönemdir. Bu dönemde kişi; ailesinden ve arkadaş çevresinden, özellikle de
negatif sosyal ilişkilerden kolay bir şekilde etkilenir. Zorbalığa maruz kalma,
kişilerin sağlığını ve okul hayatını sadece geçici bir dönem için etkilemez.
Zorbalığı yapan ve zorbalığa maruz kalan çocuklarda, zorbalığın olumsuz
etkilerini bir ömür boyu görmek mümkündür.
Zorbalığın
Etkilerini Bir Ömür Boyu Görmek Mümkün!
Zorbalık, çocuğun bir veya
daha fazla çocuk tarafından düzenli ya da aralıklı olarak negatif
aktivasyonlara maruz kalması ya da ruhsal sıkıntıya yol açan, kötü niyetle
gerçekleştirilen, olumsuz ve yineleyici fiziksel ve/veya sözel eylem olarak
tanımlanmaktadır. Okul zorbalığını ise, bir çocuğa bir veya daha fazla öğrenci
tarafından kasıtlı olarak sürekli saldırgan davranışların uygulanması ve
çocuğun bunlara karşı sürekli olarak korumasız durumda olması şeklinde ifade
edebiliriz. Zorbalık, öğrencilerin güvenli ve korkusuz bir çevrede öğrenim
görmelerini engelleyen ve okul çevresini negatif yönde etkileyen dünya çapında
bir olaydır.
“Okulun
Bulunduğu Bölge Zorbalığın Şeklini Belirlemekte”
Zorbalık genellikle
okullarda; sosyal dışlama, fiziksel, duygusal ve sözel zorbalık olarak
karşımıza çıkmaktadır. Zorbalığı yapan tek bir birey olabileceği gibi gruplar
tarafından da yapılabilmektedir. Sosyal medya imkânlarının artması sözel ve
duygusal zorbalık türlerinin artmasına ve çeşitlenmesine de katkıda
bulunmaktadır. Okulda yaşanan zorbalıklar ve bunların sonuçlarına ilişkin
çalışmalar, son yılların üzerinde en çok araştırma yapılan sosyal konularıdır.
Bu ilginin nedenleri; zorbalığın kişisel ve sosyal bir sorun olması, gizli
kalabilmesi ve sonuçlarının çocuklar üzerinde uzun süreli etkili olmasındandır.
Okulların bulunduğu bölge ve okula giden çocukların sosyoekonomik düzeyleri
zorbalığın şeklini etkilemektedir. Yaptığımız çalışmalar sonucu; sosyoekonomik
düzeylerini yüksek, orta ve düşük olarak ayırdığımız farklı bölgelerdeki
okullarda öğrencilerin maruz kaldığı zorbalıkları bir bilimsel araştırma
çerçevesinde inceledik.
“İtme”
En Yaygın Okul Zorbalığı!
Öğrencilerin bedensel
zorbalık türleri içerisinde her üç okulda da, en sık “itme” zorbalığına maruz
kaldığı görüldü. Bunu sosyoekonomik düzeyi düşük olan okullarda; “bedene kaba
şaka”, yüksek ve orta olan okulda ise, “saç-kulak çekme” izlemektedir.
“Tehlikeli aletle saldırma” davranışı sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda
diğer okullara göre daha yüksek bulunmuştur. Sözel zorbalık türleri içerisinde
“ad takma”, her üç okulda da en fazla görülen zorbalık türüdür. En seyrek ise
“tehdit etme” türü görülmektedir. Duygusal zorbalık türleri içerisinde
sosyoekonomik düzeyi yüksek olan okulda “eşyaya zarar verme”, sosyoekonomik
düzeyi orta olan okulda “küçük düşürme” ve sosyoekonomik düzeyi düşük okulda
“ayrımcılık yapma” en sık, her üç okulda da “gruptan dışlama” en seyrek görülen
zorbalık türleri olarak tespit edilmiştir. cinsel zorbalık türleri içerisinde
her üç okulda “elle rahatsızlık verme” en sık maruz kalınan davranıştır.
Cinsellik içeren söz söyleme sosyoekonomik düzeyi düşük olan okulda yüksek
bulunmuştur.
“Aile, Öğretmen ve Okul Yönetimi İşbirliği İçinde Olmalı”
Bireysel gelişim sorunları;
kişinin toplumda saygın bir yer edinememesi, şiddete ve madde bağımlılığına
yatkınlık gibi istenmeyen sonuçlar olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu nedenle
okullarda karşılaşılan zorbalığın çözümü için öncelikle bütün toplum kesimlerde
farkındalığın artması gerekir. Okul dışından gelecek zorbalık etkileri için
güvenlik tedbirleri alınmalıdır. Anne ve babaların çocuklarındaki ruhsal ve
davranışsal değişimleri yakından izleyerek fark etmeleri önemlidir. Ebeveynler
çocuklarının arkadaşları ile ilişkilerini gözlemlemeli ve bunaltıcı olmadan
aralıklı kontrol etmeleri yararlı olur. Öğretmenlerin dikkatli gözlemleri,
birçok olumsuz gidişi baştan önlemeye yeterli olabilir. Bu konularda
öğretmenler ve velilerin tecrübesini artıracak seminerler, örnek paylaşımları,
ortak gruplar ve skeçler düzenlenebilir. Aile, öğretmen ve okul yönetimi iyi
bir işbirliği içinde olmalıdır. Hem zorba hem de mağdurlar için gerektiğinde
bireye yönelik psikolojik danışma hizmeti sunulmalıdır.