Kişilik özelliklerinin katı, uyum
bozucu olması ve kişisel rahatsızlık yaratması ile karakterize olan kişilik bozukluğu, bireyin iş, aile ve sosyal yaşantısını olumsuz etkiliyor.
Uyumsuzluk, iş birliği kurmama, başkalarında sıkıntıya yol açma, verimsizlik,
empati kurmama, kişilerarası ilişkilerde başarısızlık, dürtüsellik, katılık,
ahlaka aykırılık, aşırı kötümserlik gibi birçok şekilde karşımıza
çıkıyor.Kişilik bozukluğu olan bireylerin kendisini çevreye değil, çevresini
kendisine uydurmaya çalıştığını belirten uzmanlar, kişilik bozukluğunun
gelişmesinde aile ve toplumsal çevrenin rolüne dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Klinik psikolog Sera Elbaşoğlu, kişilik
bozukluğunun kişinin iş, aile ve sosyal yaşantısını olumsuz etkilediğine dikkat
çekti.
“Uzun yıllar boyunca geliştirdiğimiz kişilik; hayatın
zorluklarını ele almanın oturmuş bir yolu, diğer insanlarla ilişki kurmanın
belli bir tarzıdır” diyen Sera Elbaşoğlu, “Bir kişi bağımlıdır, diğeri meydan
okuyucu ve saldırgan, bir diğeri utangaçtır ve sosyal temas kurmaktan kaçınır,
bir diğeri insanlarla derin ve dürüst ilişkiler kurmaktan çok, dış görünüşüyle
ve kendi kırılgan benliğini pohpohlamakla ilgilenir. Bu kişilerin hiç birisine
kişilik bozukluğu tanısı konulamaz, tabii eğer bu davranış örüntüleri çok eski,
kişinin bütün hayatını istila etmiş ve işlevlerini bozulmuş değilse. Kişilik
özelliklerinin katı, uyum bozucu olması, işlevsellikte anlamlı bozulmaya yol
açması ve kişisel rahatsızlık yaratması durumunda kişilik bozukluğundan söz
edilir” şeklinde konuştu.
Kişilik
bozukluğu, erişkinlik döneminde şekillenmeye başlıyor
Klinik Psikolog Sera
Elbaşoğlu, kişilik bozukluklarının, sosyal ya da mesleki işlevselliği bozan
süreğenleşmiş davranış örüntüleri ve içsel yaşantılar olduğunu belirterek
“Kişilik bozuklukları yaygındır ve insanların hayatlarında şiddetli bozulmalara
neden olur. Kişilik bozukluğu; kişilerin topluma olan uyumunu, iş, aile ve
sosyal yaşantılarını olumsuz etkileyen bu davranış örüntüleri ve içsel
yaşantılar uzun süreli uyum bozukluğu ve katı eğilimlerin var olması
şeklindedir. Bu bozukluk geç ergenlik ya da genç erişkinlik dönemlerinde
şekillenmeye başlar. Kişilik bozukluğu tanısı konabilmesi için bireyin her
şeyden önce toplumsal uyumunda ve kişilerarası ilişkilerinde bozulmalar olması
ve bunun uzun süreden beri devam etmesi ve kalıcı olması gerekmektedir” dedi.
Kişilik
bozukluğunun tanımlayıcı özellikleri nelerdir?
Klinik Psikolog Sera
Elbaşoğlu, kişilik bozukluğunun tanımlayıcı özelliklerini şöyle ifade etti:
“Kişilik bozukluğunun
tanımlayıcı özellikleri uzun bir listeyle gösterilecek olursa; uyumsuzluk, diğerlerine
özen göstermede yetersizlik, iş birliği kurmama, diğerlerinde sıkıntıya yol
açma, verimsizlik, empati kurmama, kişilerarası ilişkileri şekillendirme ve
sürdürmede başarısızlık, deneyimlerden ders çıkarmada yetersizlik, dürtüsellik,
katılık, ahlaka aykırılık, aşırı kötümserlik, kendini çelmeleyen davranışlar,
zayıf kendini yönlendirme, zayıf mizah anlayışı, stres altındayken dayanıklı
olamama gibi özellikler pek çok kişilik bozukluğu vakasında
gözlenebilmektedir.”
Kişilik
bozukluğu toplum içinde ciddi sıkıntılara yol açıyor!
“Kişilik bozuklukları tek
tip değildir; ancak sık görülen ortak özellikleri vardır” diyen Sera Elbaşoğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin; bu kişiler
yapılan yanlışlıkları yineler ve ders alamazlar. Yerleşik davranış örüntüleri
katı bir biçimde korunur. Düşünme yetileri, muhakeme becerilerinde toplumun
geçerli ölçülerinden sapma ve topluma aykırı davranışlar gösterirler. Dürtü
kontrolüyle ilgili güçlükler yaygındır. Çocukluktan ya da ilk ergenlik çağından
beri süregelmektedir. Ancak genellikle geç ergenlik ve genç erişkinlik
yıllarında şekillenmeye başlar. Toplum içinde, iş yaşamında belirgin bir
bozulmaya, şiddetli sıkıntıya yol açmaktadır. Kişiler genellikle kendi
davranışlarına, tutumlarını benimsemiş olduklarından değiştirmek istemezler,
bazen ise kişilere bu davranışları ve tutumları yabancı gelir ve değiştirmek
ister, farkında olduklarından ancak değiştiremediklerinden yakınırlar.
Kendilerini
çevreye değil, çevreyi kendilerine uydurmaya çalışıyorlar!
“Genel olarak çevre ile
çatışma ve sürtüşmeye yol açmakta; kişi kendisini çevreye değil, çevresini
kendisine uydurmaya çalışmaktadır. Kişilik bozukluğunun çeşitli tipleri vardır
ve yapılan bilimsel araştırmalarda bunların tümünde hem psikolojik faktörler
hem de kalıtsal faktörlerin söz konusu olduğu görülmüştür. Ancak her bir
kişilik bozukluğunda ve kişide bunların etkileri farklı şekillerde ve
düzeydedir.”
Genetik
yatkınlık, aile tutumu ve travmalar, kişilik bozukluğunu tetikliyor
Kişilik bozukluğunun
altındaki faktörlerin; genetik yatkınlık, erken dönem bağlanma deneyimleri,
travmatik yaşam olayları, aile çevresi ve sosyokültürel ve politik güçler
olarak ele alındığını ifade eden Sera Elbaşoğlu, “Bu faktörler
biyokimyasal/nöroanatomik, psikolojik ve sosyokültürel etkenlerin etkileşimi
ile şekillenir. Yapılan bilimsel araştırmalar kimi kişilik bozukluklarında
genetik faktörlerin rolü olduğuna işaret etmektedir. Çevresel etkiler açısından
ise kişilik bozukluğunun gelişmesinde aile ve toplumsal çevrenin önemli etkileri
olduğu bilinmektedir. Çocukluk dönemindeki uygunsuz aile tutumların, düzensiz,
güvensiz, ağır sosyal ve ekonomik sorunların, ağır cezalandırıcı tutumlar
altında yetişen çocukların, sınırların ve kuralların yeterince belirli
olmadığı, fazla esnek ya da katı olduğu yapılan içinde büyümenin etkilerinin
olduğu bilinmektedir. Ancak çocukluk döneminde yaşanan tek bir olumsuz olayın
ileri yaşamda bir ruhsal sorun ortaya çıkarması oldukça enderdir. Belirtilerin
ortaya çıkmasında olumsuz yaşantıların sürekliliği ve toplam etkisinin çocuğun
gelişimi bağlamındaki rolünün payı vardır” diye konuştu.
Tedavide psikoterapi yöntemleri uygulanıyor
Kişilik bozukluklarının
tedavisinde çeşitli psikoterapi yöntemlerinin uygulandığını söyleyen Elbaşoğlu,
bireysel ve grup tedavisi yöntemlerinin mevcut olduğunu belirterek, sözlerini
şöyle tamamladı: “Dinamik psikoterapi, diyalektik davranış terapisi, şema terapisi,
bilişsel davranışçı terapi uygulanan psikoterapi yöntemlerinin arasındadırlar.
Kişilik bozukluklarının psikoterapisi uzun soluklu terapilerdir. Kişinin
yerleşik duyguları, davranışları ile ilişkili olması sebebiyle içten bir
değişimin zaman alacak olması kaçınılmazdır. Kişilik bozukluklarının
tedavisinde gerekli görüldüğü takdirde, belirtilere yönelik hekim tarafından
bir ilaç tedavisi düzenlenebilmektedir. Zaman içerisinde kişilik bozuklukları
kısmen düzelebilmektedir.
İlerleyen
yaş, kişilik bozukluğunu yerleşik hale getirebilir
Yaşla gelen olgunluk
özellikle kimi kişilik bozukluğu tiplerinde olumlu etkiye sebep
olabilmekteyken, kimilerinde de olumsuz davranış örüntülerinin iyiden iyiye
yerleşik hale gelmesine sebep olabilmektedir. Kişilik bozuklukları yaşam boyu
süregiden sosyal uyum bozukluğuna yol açtığı için sağaltımları güçtür. Kimi
zaman yaşadıkları krizlerin yatıştırılması sırasından intihar ve saldırgan
davranışları kontrol edebilmek için kısa süreli hastane yatış ve ilaç tedavisi
gerekebilmektedir.Hastane yatışı uzun dönemli tedavi planı oluşturulması için
de yarar sağlar. Davranışın dengelenmesi, dürtü denetiminin güçlenmesi, kendine
zarar verici ve dürtüsel davranışların azalmasını amaçlar. Ruhsal açıdan
olgunlaşma ve derin değişimler ve davranış değişimleri ise uzun süreli tedavi
gerektirdiği için ayaktan psikoterapi ile sağlanabilir.”